1882 yılının Viyana’sında geçen bu sıra dışı öykü, iki büyük entelektüel figürün, filozof Friedrich Nietzsche ve ünlü hekim Josef Breuer’in yollarının, genç ve gözüpek bir kadın olan Lou Salome’nin girişimiyle kesişmesini anlatır. Bu buluşma, kişisel krizler ve psikolojinin doğuşu gibi derin temaları ele alan karmaşık bir tedavi sürecini başlatmıştır.
Lou Salome’nin İlk Talebi ve Gerekçesi
Lou Salome’nin Dr. Breuer’den ilk ve asıl talebi, dostu Friedrich Nietzsche’nin bedenindeki sayısız rahatsızlığı değil, içine düştüğü derin ümitsizliği tedavi etmesiydi. Nietzsche, işkence gibi baş ağrıları, sürekli mide bulantıları, görme gücünün azalması, uykusuzluk ve afyon kullanımı gibi ciddi fiziksel semptomlarla boğuşuyordu. Bu fiziksel sorunlar, Lou Salome’nin Breuer’e sunduğu tabloda hastanın ne kadar kötü durumda olduğunu gösteriyordu. Ancak Lou, Nietzsche’nin bedenini iyileştirebileceğine dair bir yanılsaması olmadığını açıkça belirtti. Ona göre, yirmi dört mükemmel doktorun başarısız olması, modern tıp bilgisinin sınırlarına ulaştığını gösteriyordu. Temel gerekçesi, Nietzsche’nin kendi canına kıyma gibi ciddi bir tehlike içinde olmasıydı. Lou Salome, Breuer’in histeri üzerine yaptığı çalışmaların çığır açıcı olduğunu hatırlatarak, sadece onun gibi bir dehanın Nietzsche’nin tamamen düşünsel olan ümitsizliği için yeni bir tedavi yöntemi geliştirebileceğine inanıyordu.
Breuer’in “Konuşma Tedavisi” Tanımı
Dr. Breuer, Anna O. takma adıyla bilinen Bertha Pappenheim vakasında uyguladığı yöntemi, hastanın kendisinin keşfettiği yepyeni bir tedavi ilkesi olarak tanımlamaktaydı. Bertha, hafif bir trans haline geçtiğinde, bir önceki gün yaşadığı huzursuz düşünce ve olayları en ufak ayrıntısına kadar anlatıyor, bu sürece de “baca temizleme” adını veriyordu. Breuer, histeri semptomlarının, asıl tetikleyici deneyimin (kaynak) hatırlanması ve bu deneyimle ilişkili duygusal yükün (beyindeki elektrik yükü fazlasının) katarsis yoluyla boşaltılmasıyla anında yok olduğunu keşfetmişti. Örneğin, Bertha haftalarca su içemediği hidrofobisini, bir bardağı köpeğin yaladığına tanık olduğu bir anısını anlattığında ortadan kaldırmıştı.

Nietzsche’nin Felsefi Çalışmalarının Sağlığa Etkisi
Friedrich Nietzsche, Dr. Breuer ile ilk görüşmesinde, bedensel şikayetlerinin yanı sıra felsefi çalışmalarının sağlığı üzerindeki etkisini, acının kendisi için bir nimet olduğunu öne sürerek açıklamıştır. Şiddetli hastalığı (migren ve diğer kronik rahatsızlıklar) nedeniyle genç yaşta öleceğine inanması, sürekli yazma cesareti ve yönü vermiştir. Nietzsche, hastalığını sadece bedeniyle sınırlı görür ve kendisinin hastalıktan ibaret olmadığını savunur. Hatta bu hastalık, onun için bir “lütuf” olmuştur; varoluşun acılarıyla yüzleşmek için bir eğitim alanı, bir ruhbilimci için kişisel acının bir nimetiydi. Ona göre, “Beni öldürmeyen şey, beni güçlendirir”.
Breuer ve Freud’un Psikolojik Yaklaşım Planı
Breuer ve genç dostu Sigmund Freud, Nietzsche’nin (Eckart Müller adını verdikleri) vakasını değerlendirirken, Breuer hastanın psikolojik sorunlarına üç aşamalı bir yaklaşımla girmeyi planladı: Birincisi, iyi bir doktor-hasta ilişkisi kurmak; ikincisi, onu hastaneye yatırarak birkaç hafta boyunca migrenini sistematik tıbbi tedavi ile incelemek; üçüncüsü ise, bu süre zarfında sık sık konuşarak hastanın ümitsizliğinin derinlerine inmeye çalışmaktı.
Freud ise Breuer’e, hastayı kendi psikolojik çözümlemesini yapmaya ikna etmek için tıbbi otoritenin gücünü kullanmasını önerdi. Eğer migrenin temelinde stres yatıyorsa, Breuer’in rehberliğinde kendi kendini incelemesi gerektiği yönünde rasyonel bir yol çizilebilirdi. Breuer, hastanın otoriteye boyun eğmesi fikrine gülse de, bu planın rasyonel ve uygulanabilir olduğunu kabul etti.
Lauzon Kliniği Teklifi ve Rol Değişimi
Nietzsche, Viyana’da kışın kalmak istememesi ve mali durumunun buna elvermemesi gibi gerekçelerle Breuer’in Lauzon Kliniği’nde tedavi olma teklifini kesinlikle reddetmişti. Bunun üzerine Breuer, alışılmadık bir teklif sundu: Lauzon’daki yataklar Breuer’in karısının ailesi tarafından kendisine ayrıldığı için Nietzsche tedavi için para ödemeyecekti. Ancak Breuer, Nietzsche’yi kalmaya ikna etmek için daha da ileri gitti ve kendi kişisel ümitsizliğini tedavi etmesi için Nietzsche’den yardım istedi.
Breuer, Nietzsche’den kendi varoluşsal sorunlarıyla (mutsuzluk, yaşlanma ve ölüm korkusu, evlilik tuzağına düşme hissi) yüzleşmesine yardımcı olacak bir felsefi danışman olmasını rica etti. Bu teklif, aralarındaki ilişkiyi temelden değiştiren bir rol değişimine yol açtı. Artık Breuer, kendi ruhsal sorunları için rehberlik arayan hasta konumundayken, Nietzsche, fiziksel olarak tedavi gören bir hastadan ziyade, Breuer’in akıl hocası ve terapisti rolünü üstlenmişti. Nietzsche, bu anlaşmayı kabul ettiğini el sıkışarak resmileştirdi.
Breuer’in Bertha Pappenheim Saplantısının İlişkilere Etkisi
Dr. Breuer’in eski hastası Bertha Pappenheim’a karşı duyduğu erotik saplantı ve tutku, onun özel yaşamını derinden etkilemiştir.
- Karısı Mathilde: Breuer’in Bertha için duyduğu cinsel hisler Mathilde’ye yöneltilmesi gereken hislerdi, bu durum Mathilde’yi öfkelendirmiş ve kıskandırmıştı. Breuer, Mathilde ile arasında bir soğukluk olduğunu biliyordu; karısı Freud’a Breuer’in kendisiyle hiç konuşmadığından şikayet ediyordu. Sonunda Mathilde’nin ısrarları sonucunda Breuer, Bertha’nın tedavisini başka bir doktora devretmek zorunda kalmıştır.
- Hemşiresi Eva Berger: Breuer’in on yıl boyunca yanında çalışan hemşiresi Eva Berger, Breuer’in Bertha’ya duyduğu delice tutkunluğun onu mahvedeceğinden endişeleniyordu. Eva, Breuer’in Mathilde ile cinsel ilişkisinin olmadığını bilerek, dostluk adına kendisini bir “kurban” olarak sundu ve Breuer’in cinsel gerilimini rahatlatmayı teklif etti. Breuer bu teklifi reddetmiş olsa da, bu reddin getirdiği fırsat kaçırma pişmanlığını yaşadı.
Nietzsche’nin “Doğru Zamanda Ölmek” ve “Ebedi Yineleme” Kavramları
Nietzsche, “doğru zamanda ölmek” (intihar seçimi) ve “ebedi yineleme” kavramlarını Breuer’e, onun varoluşsal kaygılarını tedavi etmek amacıyla açıkladı.
- Doğru Zamanda Ölmek: Her insanın ölümünün kendine ait olduğunu ve herkesin kendi tarzını belirleyebilmesi gerektiğini savunur. İntiharın bir seçim olduğunu, başkasının bir insanın ölümünü elinden almaya hakkı olmadığını belirtir.
- Ebedi Yineleme: Nietzsche, bu düşünceyi düşünce deneylerinin en değerlisi olarak Breuer’e sunar. Breuer’den, varoluşun ebedi kum saatinin sonsuza dek tersine çevrildiğini ve içindeki her zerre, her olay, her acı ve her mutluluk anının sayısız kereler tekrarlanacağını hayal etmesini ister.
- Felsefi Amaç: Bu fikir bir sınavdır. Eğer bir yaşamı bu şekilde sonsuzluğa dek yinelemeyi kabul edemezsen, o yaşamı gerçekten yaşamamışsın demektir. Bu, bireyi “yazgını sev” (Amorfati) ilkesine yöneltir: kişi, kendi yaşamındaki her anı, her seçimi ve her acıyı, bu anların sonsuz kere tekrarlanmasına razı olacak şekilde yaşamalıdır. Bu düşünce Breuer’e, yaşadığı hayatı seçip seçmediği, pişmanlık duyup duymadığı sorusunu sormasını sağladı.
Dr. Breuer’in Hipnotik Transta Yaşadıkları ve Sonucu
Breuer, Nietzsche ile yaptığı seanslar sırasında, özellikle mezarlık gezisi ve ebedi yineleme fikrinin ardından, kendi hayatının anlamsızlığı ve Bertha saplantısının geçmiş ve gelecek kaygılarından oluşan bir hayalet olduğu gerçeğiyle yüzleşti. Breuer’in Freud’un yardımıyla bir hipnotik transta alternatif bir yaşam deneyimi yaşadığı bilgisi kaynaklarda doğrudan detaylandırılmamıştır, ancak Breuer’in, Mathilde’den ayrılıp Eva Berger’a gitmeyi ve ardından Venedik’e doğru yola çıkmayı hayal ettiği ve bu yönde adımlar attığı anlaşılmaktadır. Breuer’in Bertha’ya karşı duyduğu saplantının altında yatan asıl nedenin, yaşlanma, zaman ve ölüm korkusuyla yüzleşmemek olduğu ortaya çıktı.
Bu içsel keşfin sonucunda, Breuer uyanık yaşamına geri döndüğünde, gerçek düşmanının ne Mathilde ne de Bertha olduğunu, aksine asıl düşmanın “zaman, yaşlanma ve ölüm” olduğunu anladı. Bu farkındalık, Mathilde ile olan ilişkisindeki “düğümlenmiş aşkı” çözdü ve Mathilde’yi artık bir düşman ya da kurtarıcı olarak değil, yaşam mücadelesinde kendisine eşlik eden bir yolcu olarak görmeye başladı. Breuer, “Evet, yaşamımı ben seçtim ve bu seçimden de memnunum” diyerek kendi hayatını onayladı.
Lou Salome’nin İkinci Ziyareti ve Breuer’in Tepkisi
Lou Salome, Breuer’i ikinci kez ziyaret ettiğinde, Nietzsche’nin kendisine yazdığı öfke ve ümitsizlik dolu mektuplardan alıntılar gösterdi. Lou, mektupların vahşi ve düzensiz olduğunu, Nietzsche’nin intihardan bahsettiğini söyleyerek akıl sağlığını kaybetmek üzere olabileceği konusundaki endişesini dile getirdi.
Ancak Lou’nun asıl motivasyonu, Nietzsche’nin kendi hakkında ne düşündüğünü öğrenmekti; ondan nefret edip etmediğini ya da onu bir canavar olarak görüp görmediğini bilmek istiyordu.
Breuer ise, Lou Salome’nin hastane adresini öğrenmek konusundaki ısrarına ve mektupları göstermesine sert bir tepki verdi. Nietzsche’nin mahremiyetini ihlal etmemek adına, hastasının durumu, nerede olduğu ya da kendisiyle görüşüp görüşmediği hakkında Lou’ya hiçbir bilgi vermeyi reddetti. Breuer, kızın ısrarcı tavrı karşısında öfkelenmiş ve bu ziyareti kesinlikle Nietzsche’den saklaması gerektiğine karar vermişti. Breuer, Nietzsche’nin Lou Salome ile kendisini başka bir ihanet üçgeninin parçası olarak göreceğinden emindi.
Romanın Sonu ve Hayatların Devamı
Romanın sonunda, Breuer ve Nietzsche Lauzon Kliniği’nde son bir görüşme yaptılar. Breuer, Nietzsche’nin varoluşsal kaygılarını anladığını ve kendi saplantısının (Bertha fantezileri) altındaki asıl düşmanla (zaman ve ölüm korkusu) mücadele etmeyi öğrendiğini itiraf ettiğinde, Nietzsche’nin duygusal bir kırılma yaşadığı görülür. Breuer, Nietzsche’den öğrendiği “yazgını sev” (Amorfati) felsefesi sayesinde kendi yaşamını seçmiş ve bu seçiminden memnuniyet duyduğunu dile getirmiştir.
Nietzsche ise, Breuer’in davetini (Noel tatilini onunla geçirme teklifini) reddetti ve yalnızlığın uzak karanlıklarında hakikati arama misyonuna bağlılığını sürdürdü. Breuer’e minnettar olsa da, kendi alınyazısının bu olduğunu belirterek, Breuer’le yollarını ayırdı.
Sonuç olarak:
- Friedrich Nietzsche, kliniği terk etti ve güneye, İtalya’ya, ılık güneşin altına gitti. Orada, kâhin Zerdüşt ile randevusunu yakalamaya (yani felsefi eseri **”Zerdüşt Böyle Diyordu”**yu yazmaya) devam etti. Nietzsche, yalnız olmayı bir kader değil, bir seçim olarak kabul etti.
- Josef Breuer, Bertha saplantısından kurtulmuş ve hayata dönmüş olarak muayenehanesine, karısına, çocuklarına ve dostlarına geri döndü. Tıp doktorluğunu otuz yıl daha rahat rahat sürdürdü, ancak bir daha asla konuşma tedavisi uygulamadı. Nietzsche sayesinde kazandığı iç huzur ve özgürlükle, hayatındaki rolleri (doktor, eş, baba) yeniden anlamlandırmıştır.
Terimler Sözlüğü
Terim | Tanım |
Anna O. | Dr. Breuer’in hastası Bertha Pappenheim için kullandığı gizli kod adı. Bertha Pappenheim’ın baş harfleri olan B.P.’den alfabede birer harf geriye gidilerek oluşturulmuştur (A.O.). |
Auf Wiedersehen | Almanca “Hoşça kalın” veya “Tekrar görüşene dek” anlamına gelen veda ifadesi. |
Baca Temizleme | Bertha Pappenheim’ın (Anna O.) kendi tedavi sürecini tanımlamak için kullandığı terim. Hipnoz altındayken semptomlarının kaynağı olan travmatik anıları ve bastırılmış duyguları anlatarak rahatlama sürecini ifade eder. |
Decorum | Latince kökenli olup “adabı muaşeret, görgü kuralları” anlamına gelir. |
Dienstmann | Almanca “hizmetli” veya “uşak” anlamına gelen kelime. |
Ebedi Yineleme | Nietzsche’nin, zamanın sonsuz ve evrendeki enerjinin sonlu olması nedeniyle, yaşanmış olan her anın ve olayın sonsuza dek tekrar tekrar yaşanacağı yönündeki felsefi düşünce deneyi. Bu fikir, insanı seçimlerinin sorumluluğunu tam olarak almaya teşvik eder. |
Existenz | Almanca “varoluş” anlamına gelen kelime. Metinde, insanın ölüm, özgürlük, yalnızlık gibi temel varoluşsal kaygıları ifade etmek için kullanılır. |
Hipnoz | Kişinin telkinlere açık olduğu, uyku benzeri bir trans hali. Dr. Breuer tarafından, hastanın bilinçdışında saklı olan ve semptomlara yol açan travmatik anılarını hatırlamasına yardımcı olmak için kullanılmıştır. |
Juden hinaus! | Almanca “Yahudiler dışarı!” anlamına gelen antisemitik bir slogan. Metinde Viyana’daki Yahudi düşmanlığını göstermek için kullanılır. |
Konuşma Tedavisi | Dr. Breuer’in Anna O. vakasında geliştirdiği ve psikoterapinin öncüsü sayılan deneysel teknik. Hastanın semptomlarının psikolojik kaynaklarını konuşarak ve duygusal boşalım yaşayarak ortadan kaldırmayı amaçlar. |
Menage à trois | Fransızca kökenli olup “aşk üçgeni” anlamına gelir. Metinde Lou Salome, Friedrich Nietzsche ve Paul Ree arasındaki karmaşık ilişkiyi tanımlamak için kullanılır. |
Stammtisch | Almanca bir kafede veya restoranda müdavimlere ayrılan özel masa. Dr. Breuer’in her akşam arkadaşlarıyla buluştuğu masayı ifade eder. |
Ümitsizlik | Metnin ana temalarından biri. Tıbbi bir semptomdan ziyade, yaşamın anlamını yitirme, intihar düşünceleri ve derin bir ruhsal acı hali olarak ele alınır. Lou Salome, Nietzsche’nin bu durumunu tedavi etmesi için Dr. Breuer’e başvurur. |